|
|
|
Bir hastane odasında rastladım ona.
Bir kolunda serum takılıydı.
Gözlerini tavana dikmiş, iğneden korkan bir hali vardı.Genç yaşına rağmen, saçlarına yeni yeni beyazlıklar düşmüştü.
Bir sandalye alıp yanına oturdum, ismini sordum söylemedi. Bir şeylere dargın hali vardı,
Anlayamadım.
Küskünlüğü gözlerinden okunuyordu, konuşup derdini anlamak istedim,
Konuşmadı...
Dışarı çıktım, gördüğüm ilk hemşireye, onu sordum,
Adını bilen yok dedi,
Haftalardır uykusuz kalmış, yorgun düşmüş bedeni, bile bile aç bırakmış kendini dedi.
Bir çıkmaz sokakta, baygın halde bulunmuş, önce sarhoş sanmışlar,
Kılık kıyafetinden dilenci olmadığını anlamışlar, kimlik filan çıkmamış üzerinden,
Kayıtlara " isimsiz" diye yazmışlar.
Üç gün olmuş kendine geleli, hiç konuşmamış, baygın olduğu günlerde bir isim sayıklamış,
Anlayamamışlar.
Tekrar odasına gittim, aç mısın diye sordum, sadece kaşlarını kaldırdı.
Elleri titriyordu,
Birilerine sinir olmuş bir hali vardı, tekrar ismini sordum,
Gözlerinden iki damla yaş süzüldü, gözlerimin içine baktı, "Sorma" der gibiydi.
Sormadım!
Ayrıldım yanından.
Müracaata inip, hiç geleni gideni, arayanı soranı oldu mu dedim.
Hiç kimse gelmemiş.
Ertesi gün yine geldim, çamaşır ve pijama getirdim ona,
Yine gözlerimin içine baktı, "ne istiyorsun benden" diye sordu.
Hiç dedim. Hiçbir şey istemiyorum!
Yine tavana dikti gözlerini, "Yoruldum" diye fısıldadı, yorgun olduğu halinden belliydi.
Ama, garip bir şeyler vardı, uzaklara dalıp giden gözlerinde.
Hüzünlü bakıyordu, için için ağlıyor gibiydi.
Bana baktı, şöyle bir süzüp "kimsin sen" diye sordu.
Cevap veremedim,
Evet, ben kimdim, ondan ne istiyordum!
Öylesine biri dedim, öylesine biri.
Kendisine yardım etmek istediğimi söyledim, güldü.
"Sen hiç sırtından vuruldun mu" diye sordu.
Şaşırdım, sırtımdan vurulmamıştım ve onunda yaralı olmadığını biliyordum.
Hayır dedim, vurulmadım. İnşallah vurulmazsın dedi, İnşallah vurulmazsın.
Ne demek istemişti? Onu sırtından vuran kimdi? Müsaade isteyip ayrıldım yanından.
Gözlerindeki hüzün ve dargınlık çıkmıyordu aklımdan.
Ertesi gün yine gittim yanına, oda kapısı açıktı, serumunu değiştiriyordu hemşire.
Beni görünce hafif bir tebessüm etti, yine niye geldin der gibi bakıyordu.
Yine neden geldin dedi. Bu kez ben tebessüm ettim.
Bunu soracağını biliyordum dedim. Seni kim sırtından vurdu diye sordum,
"Herkes" dedi kısık bir sesle. Herkes.
25-30 yaşlarındaydı. Peki, neden bu kadar küskündü, nasıl sırtından vurulmuştu?
Bana anlatmasını istedim, paylaşmak istedim derdini.
Anlatırım bir gün dedi ve sustu.
Hemşireye ayağa kalkabilir mi diye sordum, uzun süre kalmamak şartıyla dedi.
Hala ismini öğrenemediğim "isimsize" gel balkona çıkalım dedim.
Yavaşça doğruldu yerinden, elini uzattı bana sımsıkı tuttu elimden, kalktı.
Bir elimle elini, diğeriyle serumunu tuttum, ağır adımlarla balkona çıktık.
Gözlerini kapattı, derin bir nefes aldı, sigaran var mı diye sordu.
Elimdeki serumuna baktım, içmesen iyi olur dedim, "lütfen arkadaşım" dedi.
Bana arkadaş demişti, çok sevindim, sigara uzattım istemeye istemeye.
Yarısını kırıp yaktı sigarasını, " sağ ol " dedi.
İsmini sordum arkadaşımın, yine söylemedi, "boş ver" dedi, ne yapacaksın ismimi.
İster istemez şüphelendim, acaba bir suç mu işlemişti de ismini gizliyordu?
Merak etme, kimseyi öldürmedim, suçlu filan değilim dedi.
Donup kaldım, sanki aklımı okuyordu.
Bu gizemliliği, bakışları, davranışları, hüznü bile çok etkilemişti beni.
Üstelemedim bir daha, sormadım anlatmak istemediklerini.
İçeri girelim dedi, yorgun olduğu belliydi.
Yatağına uzanıp " teşekkür ederim arkadaşım" dedi, bana yine arkadaş demişti.
Garip ama, o bana adımı hiç sormadı, kendince arkadaş koymuştu adımı.
Bir isteğinin olup olmadığını sordum, sağ ol dedi.
Yine aklımı onda bırakıp ayrıldım yanından.
Çıkarken hemşireye, ne zaman taburcu olabileceğini sordum,
Birkaç gün daha kalmasının gerektiğini söyledi.
Ertesi gün, onun için alış veriş yapıp yanına gittim.
Bu defa kararlıydım, ismini, hüznünü, küskünlüğünü, dargınlığını öğrenmeye.
Ne olursa olsun öğrenecektim.
Odasının kapısını açtım, yatağında yoktu, boştu yatağı.
Hemen balkona koştum, orada da yoktu,
Birden gözlerim doldu, ne olmuştu acaba isimsiz arkadaşıma?
Hemşiresi yanıma geldi, omzuma elini uzatıp başınız sağ olsun dedi,
Gece kimse görmeden balkona çıkmış ve bir sigara yakıp aşağı atmış kendini.
Sadece, yine yarısını kırdığı sigarası kalmış geriye.
Bir zarf uzattı hemşire, arkadaşıma verilsin diye yazıyordu üzerinde.
Balkona çıktım, bir sigara yakıp açtım mektubunu,
Sağ ol arkadaşım diye başlamış sözlerine, her şey için sağ ol!
Genç yaşına rağmen, hayatını hep insanlara iyilik yapmak için adamış,
Elinden geldiğince yardım etmiş insanlara,
Kısa bir zamana kadar evliymiş, henüz çocuğu yokmuş, işyeri varmış,
Ama, onunda ismini yazmamış,
Sonra, kötü gitmiş işleri, durumu bozulmuş, tabi biraz da borçlanmış etrafına.
Önce karısı terk etmiş, tahammül edememiş yokluğa, dayanamamış,
Dost bildiği herkes dağılmış, kaçmışlar, zor gününde onu yalnız bırakmışlar,
Çok zoruna gitmiş, küsmüş insanlığa, güvenini kaybetmiş hem kendine hem insanlara.
Seni çok sevdim diye bitirmiş mektubunu, çok sevdim seni!
Bir de nasihatte bulunmuş;
Dostum dediklerine dikkat et, güvenme arkadaşım, kötü gün görmedikçe dostlarına güvenme!
Allah senden razı olsun demiş, hakkını helal eyle.
Danışmaya gidip, şimdi nerede olduğunu sordum,
Morga kaldırmışlar, ölüm sebebine intihar, kayıt defterine de "isimsiz" kayıttan düşmüştür diye yazmışlar.
Şimdi anladım sırtından vuruluşunu, hüznünü şimdi anladım,
Uzaklara dalıp giden gözlerindeki iki damla yaşı yaşadım,
Naaşını ben çıkardım morgtan, neyi oluyorsunuz diye sordular, arkadaşıyım dedim,
İsmini bile bilmiyorum ama, Arkadaşıyım.
Mezarını kazdırdım, mezar taşını yaptırdım, doğum tarihini bilmiyordum, sadece ölüm tarihini yazdırdım,
Adını da öğrenememiştim, İSİMSİZ diye yazdırdım!
Kahrına yenik düşen, isimsiz arkadaşımın mezarıdır,
Yokluğa, terk edilişlere ve sırtından vuruluşlara yenilmiş İSİMSİZ ARKADAŞIMA;
Sadece, Allah rızası için El Fatiha...!
Zeki Yüceel
|
|
|
ISIMSIZ ARKADASIM
Bir hastane odasında rastladım ona.
Bir kolunda serum takılıydı.
Gözlerini tavana dikmiş, iğneden korkan bir hali vardı.Genç yaşına rağmen, saçlarına yeni yeni beyazlıklar düşmüştü.
Bir sandalye alıp yanına oturdum, ismini sordum söylemedi. Bir şeylere dargın hali vardı,
Anlayamadım.
Küskünlüğü gözlerinden okunuyordu, konuşup derdini anlamak istedim,
Konuşmadı...
Dışarı çıktım, gördüğüm ilk hemşireye, onu sordum,
Adını bilen yok dedi,
Haftalardır uykusuz kalmış, yorgun düşmüş bedeni, bile bile aç bırakmış kendini dedi.
Bir çıkmaz sokakta, baygın halde bulunmuş, önce sarhoş sanmışlar,
Kılık kıyafetinden dilenci olmadığını anlamışlar, kimlik filan çıkmamış üzerinden,
Kayıtlara " isimsiz" diye yazmışlar.
Üç gün olmuş kendine geleli, hiç konuşmamış, baygın olduğu günlerde bir isim sayıklamış,
Anlayamamışlar.
Tekrar odasına gittim, aç mısın diye sordum, sadece kaşlarını kaldırdı.
Elleri titriyordu,
Birilerine sinir olmuş bir hali vardı, tekrar ismini sordum,
Gözlerinden iki damla yaş süzüldü, gözlerimin içine baktı, "Sorma" der gibiydi.
Sormadım!
Ayrıldım yanından.
Müracaata inip, hiç geleni gideni, arayanı soranı oldu mu dedim.
Hiç kimse gelmemiş.
Ertesi gün yine geldim, çamaşır ve pijama getirdim ona,
Yine gözlerimin içine baktı, "ne istiyorsun benden" diye sordu.
Hiç dedim. Hiçbir şey istemiyorum!
Yine tavana dikti gözlerini, "Yoruldum" diye fısıldadı, yorgun olduğu halinden belliydi.
Ama, garip bir şeyler vardı, uzaklara dalıp giden gözlerinde.
Hüzünlü bakıyordu, için için ağlıyor gibiydi.
Bana baktı, şöyle bir süzüp "kimsin sen" diye sordu.
Cevap veremedim,
Evet, ben kimdim, ondan ne istiyordum!
Öylesine biri dedim, öylesine biri.
Kendisine yardım etmek istediğimi söyledim, güldü.
"Sen hiç sırtından vuruldun mu" diye sordu.
Şaşırdım, sırtımdan vurulmamıştım ve onunda yaralı olmadığını biliyordum.
Hayır dedim, vurulmadım. İnşallah vurulmazsın dedi, İnşallah vurulmazsın.
Ne demek istemişti? Onu sırtından vuran kimdi? Müsaade isteyip ayrıldım yanından.
Gözlerindeki hüzün ve dargınlık çıkmıyordu aklımdan.
Ertesi gün yine gittim yanına, oda kapısı açıktı, serumunu değiştiriyordu hemşire.
Beni görünce hafif bir tebessüm etti, yine niye geldin der gibi bakıyordu.
Yine neden geldin dedi. Bu kez ben tebessüm ettim.
Bunu soracağını biliyordum dedim. Seni kim sırtından vurdu diye sordum,
"Herkes" dedi kısık bir sesle. Herkes.
25-30 yaşlarındaydı. Peki, neden bu kadar küskündü, nasıl sırtından vurulmuştu?
Bana anlatmasını istedim, paylaşmak istedim derdini.
Anlatırım bir gün dedi ve sustu.
Hemşireye ayağa kalkabilir mi diye sordum, uzun süre kalmamak şartıyla dedi.
Hala ismini öğrenemediğim "isimsize" gel balkona çıkalım dedim.
Yavaşça doğruldu yerinden, elini uzattı bana sımsıkı tuttu elimden, kalktı.
Bir elimle elini, diğeriyle serumunu tuttum, ağır adımlarla balkona çıktık.
Gözlerini kapattı, derin bir nefes aldı, sigaran var mı diye sordu.
Elimdeki serumuna baktım, içmesen iyi olur dedim, "lütfen arkadaşım" dedi.
Bana arkadaş demişti, çok sevindim, sigara uzattım istemeye istemeye.
Yarısını kırıp yaktı sigarasını, " sağ ol " dedi.
İsmini sordum arkadaşımın, yine söylemedi, "boş ver" dedi, ne yapacaksın ismimi.
İster istemez şüphelendim, acaba bir suç mu işlemişti de ismini gizliyordu?
Merak etme, kimseyi öldürmedim, suçlu filan değilim dedi.
Donup kaldım, sanki aklımı okuyordu.
Bu gizemliliği, bakışları, davranışları, hüznü bile çok etkilemişti beni.
Üstelemedim bir daha, sormadım anlatmak istemediklerini.
İçeri girelim dedi, yorgun olduğu belliydi.
Yatağına uzanıp " teşekkür ederim arkadaşım" dedi, bana yine arkadaş demişti.
Garip ama, o bana adımı hiç sormadı, kendince arkadaş koymuştu adımı.
Bir isteğinin olup olmadığını sordum, sağ ol dedi.
Yine aklımı onda bırakıp ayrıldım yanından.
Çıkarken hemşireye, ne zaman taburcu olabileceğini sordum,
Birkaç gün daha kalmasının gerektiğini söyledi.
Ertesi gün, onun için alış veriş yapıp yanına gittim.
Bu defa kararlıydım, ismini, hüznünü, küskünlüğünü, dargınlığını öğrenmeye.
Ne olursa olsun öğrenecektim.
Odasının kapısını açtım, yatağında yoktu, boştu yatağı.
Hemen balkona koştum, orada da yoktu,
Birden gözlerim doldu, ne olmuştu acaba isimsiz arkadaşıma?
Hemşiresi yanıma geldi, omzuma elini uzatıp başınız sağ olsun dedi,
Gece kimse görmeden balkona çıkmış ve bir sigara yakıp aşağı atmış kendini.
Sadece, yine yarısını kırdığı sigarası kalmış geriye.
Bir zarf uzattı hemşire, arkadaşıma verilsin diye yazıyordu üzerinde.
Balkona çıktım, bir sigara yakıp açtım mektubunu,
Sağ ol arkadaşım diye başlamış sözlerine, her şey için sağ ol!
Genç yaşına rağmen, hayatını hep insanlara iyilik yapmak için adamış,
Elinden geldiğince yardım etmiş insanlara,
Kısa bir zamana kadar evliymiş, henüz çocuğu yokmuş, işyeri varmış,
Ama, onunda ismini yazmamış,
Sonra, kötü gitmiş işleri, durumu bozulmuş, tabi biraz da borçlanmış etrafına.
Önce karısı terk etmiş, tahammül edememiş yokluğa, dayanamamış,
Dost bildiği herkes dağılmış, kaçmışlar, zor gününde onu yalnız bırakmışlar,
Çok zoruna gitmiş, küsmüş insanlığa, güvenini kaybetmiş hem kendine hem insanlara.
Seni çok sevdim diye bitirmiş mektubunu, çok sevdim seni!
Bir de nasihatte bulunmuş;
Dostum dediklerine dikkat et, güvenme arkadaşım, kötü gün görmedikçe dostlarına güvenme!
Allah senden razı olsun demiş, hakkını helal eyle.
Danışmaya gidip, şimdi nerede olduğunu sordum,
Morga kaldırmışlar, ölüm sebebine intihar, kayıt defterine de "isimsiz" kayıttan düşmüştür diye yazmışlar.
Şimdi anladım sırtından vuruluşunu, hüznünü şimdi anladım,
Uzaklara dalıp giden gözlerindeki iki damla yaşı yaşadım,
Naaşını ben çıkardım morgtan, neyi oluyorsunuz diye sordular, arkadaşıyım dedim,
İsmini bile bilmiyorum ama, Arkadaşıyım.
Mezarını kazdırdım, mezar taşını yaptırdım, doğum tarihini bilmiyordum, sadece ölüm tarihini yazdırdım,
Adını da öğrenememiştim, İSİMSİZ diye yazdırdım!
Kahrına yenik düşen, isimsiz arkadaşımın mezarıdır,
Yokluğa, terk edilişlere ve sırtından vuruluşlara yenilmiş İSİMSİZ ARKADAŞIMA;
Sadece, Allah rızası için El Fatiha...!
Zeki Yüceel
|
|
|
|
|
|
|
|
Dağ Rüzgarı
Kaderde senden ayrı düşmekte varmış
doğrusu bunu hiç düsünmemiştim
seni tanımadan
hele seni böyle deli divane sevmeden önce
yalnızlık güzeldir diyordum
al başını kaç bu şehirden
ufukta bir çizgi gibi gördüğün dağlara
rüzgarın iyot kokularının karıştığı denizlere git
git gidebildiğin yere diyordum
oysaki senden kaçılmazmış
bilmiyordum!
yine de dayanmaya çalışıyorum işte
bir kır çiçeği koparıyorum gözlerine
benzeyen
gezen bulutlara sesleniyorum ellerin diye
rüzgar güzel bir koku getirmişse
saçlarını okşayıp getirmiştir diye avunuyorum
yaşamak seninle bir başka zamanı
bir başka zamanda seni yaşamak
herşeyden önce sen
elbette sen
mutlaka sen
ister uzakta ol, ister yanıbaşımda dur
sen ol yeterki bu zaman icinde
ben olmasamda olur
seni bir yumağa sarıyorum yıllardır
bitmiyorsun
çaresizliğim gün gibi aşikar
su olup çesmelerde akan güzelliğin
inceliğin ışık ışık yüzüme vuran
sen güneş kadar sıcak
tabiat kadar gerçek
sen bahcelerde cicek actiran
sudan havadan günesten yüce varlık
sen o tek sevgi içimde sen
görebildiğim o tek aydınlık
bir nefeste benim için al
havasızlıktan öldürme beni
bulutlara yildizlara benim için bak
susadım diyorsam bir yudum su
işmelisin
ben yorulduysam sen oturmalısın
ellerim sevilmek istiyor
saçlarım okşanmak
dudaklarım öpülmek istiyor
anlamalısın
ağaçların yeşilliği kalmadı,
gökyüzünün mavisi yok
kim bu çaresiz adam, bu kıpkırmızı
gözler kimin
kaç gecedir uykusu yok
gündüzü yok, gecesi yok, yok, yok
anladım
sensiz yaşamanın dünyada imkani yok
beni bunca saracak ne vardı
kanıma girecek
gözbebeklerime oturacak
bir senfoni gibi kulaklarımdan eksilmeyecek
ne vardı
hiç karşıma çıkmasaydın
bu kör olası gözler görmeseydi seni
ne vardı
güzelliğini hiç bilmeseydim
bir dua gibi bellemeseydim adını
ne vardı bütün gece
gözlerimi tavana dikerek
seni düşünmeseydim...
Ümit Yaşar Oğuzcan
xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx
xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx
xx xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx
xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx
xxxxxxxxxxxxxxxxxx
xxxxxxxxxxxxxx |
|
http://www.youtube.com/watch?v=INDp85JWIBU&feature=related
BEDIRHAN GÖKCE |
|
xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx
xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx
xx xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx
xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx
xxxxxxxxxxxxxxxxxx
xxxxxxxxxxxxxx
xxxxxxxxxxx
xxxxxxxxxx
xxxxxxxxx |
|
|
|
|
|
|
|