Televizyonun kolay ulaşılır olması, hazırlanan programları en aptal bir kişinin anlayacağı ve hoşlanacağı tarzda hazırlanması ve görüntülerin en geç 3-5 saniyede değiştirilerek düşünmekten çok boş boş bakıldığı ortam oluşturması, hiçbir birikime ihtiyaç olmaması nedeniyle bu günkü izlenme ve evleri işgal etme oranına ulaşmıştır.
Ülkemizde neden TV izleriz ile ilgili bir çok araştırma bulunmakla birlikte TV izleme sebepleri şu şekilde özetlenebilir.
a. Yalnızlık,
b. Yoksulluk,
c. Eğitimsizlik,
d. Psikolojik problemler,
e. Şiddete eğimlilik,
f. Tembellik,
g. Sorunlardan kaçmak,
h. Sosyal fobi,
i. Eğlenmek için,
j. Oyalanmak,
k. Kolay bilgi elde etmek,
l. TV izlememiz öğretildiği için,
m. Cinsellik,
n. Alışkanlık
Bu listeyi daha da uzatmak mümkünken en çok TV izleme sebebi olarak araştırmaların ortaya koyduğu sonuçlar bunlardır.
Bu listeyi incelediğimizde ise insanların TV izleme amaçları maalesef onları TV izlemeye iten nedenleri ortadan kaldırmaz. Hatta bu nedenleri daha ağır psikolojik travmalara yükleyebilir. İsterseniz bunları şimdi tek tek inceleyelim.
Neden TV izlersin sorusuna en çok verilen cevaplardan birisi yalnızlıktır. Fakat TV izlemek insanın yalnızlığını ortadan kaldırmadığı gibi durumu daha da içinden çıkılmaz hale gelir. İnsanoğlu mutluluğu ancak iyi bir çevreyle yakalayabilir. Televizyon da izleyiciye sunulan çevre tamamen sanal bir topluluktur. Televizyon izleyen kaç kişi Brad Pit ile yemek yer, kaç kadın Anjelina Jolie ile çocuk eğitimi konuşur, televizyonda futbol izleyen kaç kişi Alex’in elini sıkar. TV tamamen sanal ve yalan üzerine sunduğu dünya insanı yalnızlığa biraz daha fazla iter. Bu konu daha sonraki bölümlerde geniş miktarda tartışılacağından burada kısa kesiyor.
TV izleme sebebi ile ilgili bir başka bulguda yoksulluktur. Bir çok evde tek bir kitap yokken ülkemizde TV olmayan ev sayısı % 0,5’in altındadır. Peki TV izlemek insanı daha mı zengin eder. Bu sorunun da cevabı maalesef hayır. Çünkü TV’de reklamlar aracılığıyla sürekli eve giren modern ve büyülü pazarlamacılar evin gerçek ihtiyaçları dışında yüzlerce ihtiyacı ortaya çıkarır. Hiçbir yararı olmadığı halde yıl boyunca litrelerce kola satar ev sakinlerine. Ev hanımına muhakkak bir mikrodalga fırını olmazsa olmazlar arasına sokar. Evin beyi en lüks traş bıçakları tüketir, çocuklar sırf içinden bir tane oyuncak çıkacak diye çok daha ucuza alabilecekleri çikolataları beş katı para ödeterek aldırır babalarına. Evin annesi sürekli gördüğü mankenlere benzemek için mucize çaylar, zayıflama aletleri alır eve. Bu da yoksulluk döngüsünü giderek pekiştirir. Yani yoksul olduğumuz için izlediğimiz televizyon bizi daha yoksul hale getirir. Evde hiçbir bireyde televizyonun büyüsü yüzünden bu gidişe dur diyemez.
Eğitimsizlik de TV’yi izleme oranı ile doğrudan ilişkilidir. Daha öncede belirttiğimiz gibi TV hiçbir entelektüel alt yapı ve zeka gerektirmeyen bir aktivitedir. Zihinsel özürlüler bile büyük bir zevk içinde TV izleyebilir. Ne kadar çok TV izlerseniz de eğitimsizliğiniz o kadar çok artar. Bağnazlığınız daha da pekişir. Beyniniz köreleceğinden bir daha eğitimli hale gelmeniz olanaksızlaşır. Çünkü insanın daha entelektüel hale gelmesi için okuması araştırması için TV bir an bile boş zaman bırakmaz. Hatta en kolay eğitimi en hızlı ben veririm telkinleriyle insanları elektronik bir şeytan gibi ele geçirir. Her halde bu paragrafı şu şekilde tamamlamak mümkün. “siz hiç 40 yıl TV izleyerek diploma sahibi olan biri gördünüz mü?” “TV’ye ayırdığınız bu süreyi eğitiminize kişisel gelişiminize harcasanız neler hissederdiniz?”
Psikolojik problemlerde TV izleme sebepleri arasındadır. Özellikle ağır depresyon geçirenler, sosyal fobisi olanlar sürekli TV izlerler. Bu benzeri psikolojik sorunlar TV izleyerek sadece daha ağır duruma gelir. Çünkü beyin TV izlerken daha az düşündüğü, mukayese ettiği, yorumladığı için sorunların üstesinden gelme işlevselliğini kaybetmektedir. Sorunlarını çözmek isteyen bireyler de TV izleyerek TV sarhoşluğu yaşamakta ve her seferinde biraz daha izlemek zorunda kalmaktadır. Çünkü onun TV’de izlediği karakterler kahramanlar ortam ve sorun ne olursa olsun üstesinden gelmekte ve başarılı olmaktadır. Birey bu tür bir mesaj ve imaj bombardımanı altında daha da çaresizleşmekte, kendini değersizleştirmekte aşağılamaktadır. . Kişi TV’deki kahramanları sadece idol haline getirmekte kendisinin asla böyle bir şeyi başaramayacağını bilinç altına binlerce kere söyleyecektir.Bu da sorunlarını iyice içinden çıkılmaz hale getirmektedir
Cinsellik ve saldırganlık insan oğlunun en temel duygularındandır. Bu duygular ulvi amaçlar için verilmiştir. Cinsellik insanlığın devamını sağlarken, saldırganlıkta en temel savunma gereksinimini ortaya çıkartmak için yaratıcı tarafından insana verilmiştir.. TV’de bize sunulan ahlaksızca cinsellik ve şiddet toplumu içinden çıkılmaz badirelere doğru sürüklemekten başka bir işe yaramamaktadır. Bediüzzaman hazretlerinin dediği gibi “meşru daire keyfe kafidir harama girmeye lüzum yoktur. Maalesef günümüzde bir çok koca dünyanın her hangi bir yerindeki mankenle ilgili bir sürü süfli bilgi bilmekte iken eşine son bir yılda bir çiçek bile almayıp bir defa bile ona iltifat etmemiştir. Bir çok genç kızımız bir popçunun tüm kliplerini ezbere bilirken babası ile bir defa sohbet ederken bu popçunun şarkılarını söylerken aldığı hazzı almamaktadır. Pozitivist felsefenin en önemli uygulama aracı olan TV’ler görevlerini en etkin şekilde cinsellik ve saldırganlık duygularını sürekli işleyerek yerine getirmekte büyük bir kültür ve ahlak çöküntüsü ortaya çıkartmaktadır. İnsanlarda bu cinsellik ve şiddet görüntülerini izledikçe açlıkları azalmamakta bilakis her geçen gün sapkınlığın batağına sürüklenmektedir.
Yazımızın devamında buluşmak dileğiyle.
Refik AKTEN
Sosyal Hiz. Uzmanı |